11 Eylül 2012 Salı

İşte içimi döktüm

Merhaba. Bu blogu açmamın nedeni okul hakkında konuşmayı sevmem. Okulu sevdiğim için okul hakkında konuşmayı da çok severim. Yazmayı da bir o kadar çok severim.
 Evet şimdi ilk yazımı yazacağım.   Uzun ama lütfen okuyun.Pekala pekala çok çalışkan biriyimdir kabul ediyorum. Hatta belki ilk paylaşımda söylediklerimden de anladınız ama o şu inek dediğiniz tiplerden de değilim. Okula bayılıyorum. Ama sizde öyle değilmisinizdir zaten. Okulu yaz tatilinde özlemeyen yoktur. Zaten tembel olsanız bile okul sizin için güzeldir. Okulda arkadaşları özleseniz bile okulu özlemiş olursunuz. Ya da öğretmeni ya da dersleri. okuldaki kıyafetlerinizi bile özleseniz okulu özlemiş olursunu
z. Hatta okuldakilere hava atayım diye aldığınız botlar özleseniz bile. Hatta çalışmadığınız dersleri bile özleyebilirsiniz hiç sevmediğiniz o dersleri. Okul sizin her şeyinizdir. Hayatınızdır. Ayrıca zaten şu okul bitse de öğrenmeden,derslerden kurtulayım bile diyemezsiniz okul hep devam eder. Doktor olsanız da, avukat olsanız da, oyuncu, dansçı, şarkıcı her ne olursanız olun yine öğrenmeniz sona ermeyecek. Tamam belki sorarsınız kendinize ya da bana ve ya bi arkadaşınıza ya da büyüğünüze ben dansçı olacağım derslerimin iyi olmasına ne gerek var? Şarkıcı olacağım çalışmasamda olur. Oyunculukta neye çalışmaya gerek var ki? Konservatuar kaç puanlık okul biliyor musunuz siz? Bende özele giderim de diyebilirsiniz belki. Ailenize o kadar para ödetmenize gerek olmadığını düşünün sadece biraz çalışmayla başarabilirim diye. Pekala ben bile yazmaya üşendim ama bundan bir ders çıkarın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder